Yüzde deri soyulması dediğimiz şey aslında cildin kendini yenileme süreci. Hani bazen yazın güneşte fazla kalırsın, sonra birkaç gün içinde yüzün ya da omzun pul pul dökülmeye başlar ya, işte tam olarak o. Ama bu olay sadece güneşten olmaz. Cildin fazla kuruması, soğuk hava, hatta yanlış cilt bakım ürünleri bile derinin soyulmasına neden olabilir. Kısacası, vücut üstteki ölü deri tabakasını atıyor ama bazen bu süreç biraz fazla gözle görülür hale geliyor.
Bu durum bazen normaldir, bazen ise cildin “Bana iyi bakmıyorsun!” diye verdiği bir uyarı olabilir. Özellikle yüzde olduğunda insanı bayağı rahatsız eder çünkü hem kötü görünür hem de hassasiyet yapabilir. Peki, yüzde deri soyulması neden olur, hangi durumlarda normaldir ve nasıl önlenir? Şimdi tüm bu sorulara biraz daha detaylı bakalım.
Yüzde Deri Soyulması Nedenleri?
1. Güneş Yanığı
Güneş yanığı, yazın en büyük düşmanlarından biri. Özellikle deniz kenarında ya da havuz başında geçirilen uzun saatlerden sonra vücudun “tamam yeter” diyerek alarm vermesi gibi bir şey. İlk başta fark etmezsin, hatta “Ooo, ne güzel bronzlaşıyorum!” diye düşünürsün. Sonra akşam olup aynaya baktığında yüzünün domates gibi kızardığını görürsün. Ertesi gün de işin rengi değişir: Cilt acımaya, gerilmeye ve en sonunda soyulmaya başlar.
Bu tamamen vücudun kendini savunma mekanizması. Güneşin yaydığı UV ışınları, cilt hücrelerine zarar verince vücut “Bunları at, yenilerini yapalım” moduna girer. Hasarlı hücreler dökülür, yerine yenileri gelir. Ama süreç pek keyifli olmaz. Önce cilt gerilir, sonra pul pul dökülmeye başlar, en sonunda da yama yama bir görüntü çıkar ortaya. Üstelik eğer soyulan deriyi koparırsan – ki bu çok cezbedici olur – alttan gelen yeni cildi de zedelersin ve iş iyice kötüleşir.
Bu yüzden, güneşlenirken “Bana bir şey olmaz” dememek lazım. Çünkü olur. En güzeli, güneş kremi sürmek, şapka takmak ve gölgede vakit geçirmek. Ama diyelim ki unuttun ve yandın. O zaman bol su içmek, cildi nemlendirmek ve soğuk kompres yapmak en iyi çözümlerden. Tabii iş işten geçtikten sonra bunları yapmak yerine en başta tedbir almak daha mantıklı, ama kime anlatıyoruz…
2. Cilt Kuruluğu
Cilt kuruluğu tam bir sinsi düşman. Güneş yanığı gibi hemen kendini göstermez ama bir gün fark edersin ki cildin kupkuru olmuş, pul pul dökülüyor. Sonra da başlarsın “Ben neyi yanlış yaptım?” diye düşünmeye. Ama olay gayet basit: Cildine hiç iyi bakmadın.
Kuruluk genellikle kışın daha kötü olur. Hava soğuk, rüzgar sert, içeride kalorifer cayır cayır yanıyor… E haliyle, ciltteki nem uçup gidiyor. Ama yazın da farklı bir durum yok, çünkü güneş ve deniz tuzu da kuruluğa neden oluyor. Üstüne bir de banyoda saatlerce sıcak suyun altında kalıp tüm doğal yağları yok ettiysen, tebrikler! Soyulmaya hazır bir cilt kazandın.
Bunun çözümü aslında basit ama iş uygulamaya gelince çoğu kişi sallıyor: Nemlendirici kullan, su iç, sıcak sudan kaçın. Ama yok, biz illa ki yüzümüzü çekiştire çekiştire soyacağız, sonra da “Niye böyle oldu?” diyeceğiz. O yüzden bari madem kuruluğa yakalandın, işleri daha da kötüleştirme. Yüzüne rastgele her kremi sürme, bol su iç, cildi rahatlatan doğal yağları dene. Çünkü cildin nemini kaybettiğinde, soyulmak sadece başlangıç. Kaşıntı, çatlaklar ve tahriş de kapıda bekliyor…

3. Kimyasal Ürünler
Bazı insanlar cildine ne sürdüğünü hiç umursamaz. Markette ne bulursa alır, “Bu güzel kokuyor, kesin iyidir.” diye düşünür, sonra da bir bakmışsın yüzü pul pul dökülmeye başlamış. İşte burada devreye sert kimyasallar giriyor. Özellikle alkol, parfüm ve sülfat içeren temizleyiciler, cildin doğal koruma bariyerini mahvediyor. İlk başta güzel bir ferahlık hissi verse de, sonra cilt kuruyup gerilmeye başlıyor ve sonunda da soyuluyor. Kısacası, güzel kokan her şey cildinle dost olmayabilir.
Bir de şu agresif peeling olayına girmek lazım. Hani şu “cildim pürüzsüz olsun” diyerek kese yapıp, sert tanecikli peelinglerle yüzünü ovma çılgınlığı var ya, işte tam bir felaket. Cilt zaten hassas, sen bir de üzerine kum kağıdıyla zımparalıyormuşsun gibi muamele yapıyorsun. Sonra tabii ki yanma, kızarıklık ve soyulma kaçınılmaz oluyor. Unutma, cildin bir duvar gibidir. O duvarı kazıdıkça, altı daha da savunmasız hale gelir.
Bu yüzden, cildine sürdüğün şeyleri seçerken biraz dikkatli olmakta fayda var. “Ne olacak ya, bir şey olmaz.” diyerek rastgele bir sabun ya da krem kullanırsan, sonra aynaya bakıp “Ben ne yaptım?” diye düşünmen çok olası. Alkol, parfüm ve sert peeling içeren ürünlerden uzak dur, mümkünse içeriği basit ve doğal olan şeyleri kullan. Unutma, her gördüğün köpüklü şey cildini temizlemez, bazen de cildini mahveder.
Eğer çoktan bir kimyasal katliama maruz kaldıysan, bari durumu toparlamak için nemlendirici sür ve cildine biraz nefes aldır. Çünkü yüzün zaten zarar görmüşken üstüne bir de “Şunu da deneyeyim” diye farklı ürünler kullanırsan, cildin bir noktada “Yeter be!” diyerek tamamen isyan edebilir. İşte o zaman sadece soyulma değil, tahriş ve kızarıklık da cabası olur.
4. Soğuk Hava ve Rüzgar
Soğuk havayı genelde burnumuzun donmasıyla hatırlarız ama aslında en çok cilt etkilenir. Özellikle kışın dışarı çıkarsın, suratına buz gibi rüzgar çarpar, o an çok hissetmezsin ama sonra bir bakarsın ki cildin kupkuru olmuş, çatlamış, hatta soyulmaya başlamış. Çünkü soğuk hava cildin nemini hızla çekip alır ve bunu fark ettiğinde iş işten geçmiş olur.
Rüzgar da ayrı bir bela. Dışarıda rüzgarlı havada yürüyorsun, hafif bir serinlik güzel geliyor ama aslında o esinti, cildindeki nemi resmen çalıp götürüyor. Sonuç? Kuruluk, kaşıntı ve ardından gelen yüzde deri soyulması süreci. Hele bir de soğuk havada yüzünü sıcak suyla yıkıyorsan, cildin iyice dengesini kaybediyor. Soğuk hava kurutuyor, sıcak su ise cildin koruma tabakasını yok ediyor. Kısacası, cildin kafası karışıyor ve olan yine sana oluyor.
Bu yüzden, kış aylarında cildine biraz daha şefkat göstermek lazım. Nemlendiriciyi ihmal etme, çok sıcak suyla yüzünü yıkama ve mümkünse rüzgarlı havalarda yüzünü koruyacak bir şeyler giy. Yoksa bir sabah aynaya bakıp “Ben neden yılan gibi deri değiştiriyorum?” diye düşünmen çok olası.
Kışın en büyük sıkıntılarından biri de içerideki kuru hava. Evde kalorifer cayır cayır yanarken hava kuruyor, cilt de bundan nasibini alıyor. Nem kaybını önlemek için bol su içmek, odada bir nemlendirici cihaz bulundurmak ya da en basiti bir kase su koymak bile fark yaratır. Yoksa yüzün bir anda pul pul olup seni yaşlı biri gibi göstermeye başlar.
Eğer çoktan soğuk hava yüzünden cildin soyulmaya başladıysa, yumuşak temizleyiciler kullan ve bolca nemlendir. Bir de sakın gidip ölü deriyi kazımaya kalkma, yoksa cildin daha da kötüleşir. Sabırlı ol, cildin toparlanmasına izin ver. Çünkü doğa kanunu şu: Soğuk hava cildi kurutur, ama yanlış bakım onu mahveder.
5. Cilt Hastalıkları (Egzama, Sedef ve Mantar)
Bazen yüzde deri soyulması sadece dış etkenlerden değil, cildin kendi iç sorunlarından da kaynaklanır. Yani ne güneş, ne soğuk, ne de kimyasal ürünler… Bu sefer olayın içinde egzama, sedef hastalığı veya mantar enfeksiyonu gibi daha ciddi şeyler olabilir. Eğer cildin sürekli kuruyorsa, kızarıyor ve hassaslaşıyorsa, bir noktada pul pul dökülmeye başlıyorsa, işin altında bir cilt rahatsızlığı olabilir.
Önce egzama ile başlayalım. Egzama genellikle kaşıntılı, kırmızı ve kuru cilt bölgeleriyle kendini belli eder. Yüzde sık sık görülmese de, özellikle yanaklar ve alın gibi bölgelerde çıkabilir. Genetik faktörlerden kaynaklanabilir ama stres, hava değişiklikleri ve bazı alerjenler de tetikleyebilir. Egzamanın kötü yanı, ne kadar kaşırsan o kadar kötüleşmesidir. Ama işin en can sıkıcı kısmı şu: Bazen egzamanın tetikleyicisi belli olmaz. Yani neyin seni bu hale getirdiğini bile anlamadan cildin dökülmeye başlar.
Sedef hastalığı ise biraz daha farklı bir boyutta. Burada olay cilt hücrelerinin aşırı hızlı yenilenmesi. Normalde cilt hücreleri belirli bir döngüde yenilenirken, sedef hastalığında bu süreç hızlanıyor ve üst üste yığılan hücreler pul pul dökülmeye başlıyor. Bu da yüz dahil vücudun farklı bölgelerinde kırmızı, gümüşümsü plaklar oluşturuyor. Sedef hastalığının kesin bir tedavisi olmasa da, semptomları hafifletmek için doktor kontrolünde bazı kremler ve ilaçlar kullanılıyor.
Bir diğer sıkıntı da mantar enfeksiyonları. Genelde nemli bölgelerde görülse de, bazen yüzde de çıkabiliyor. Özellikle cilt bariyeri zayıfladıysa, mantarlar için adeta “Gel, burada yer var!” diye davetiye çıkarılıyor. Kaşıntı, hafif kızarıklık ve soyulmalar mantar kaynaklı olabilir. Bu tür bir durumda, doktor kontrolünde mantar önleyici kremler kullanmak gerekebilir çünkü bazen sadece nemlendirici sürmek yetmez.
Eğer cilt soyulman bir türlü geçmiyorsa, sürekli tekrarlıyorsa ve yanında kızarıklık, kaşıntı gibi ekstra semptomlar varsa, işin içinde bir cilt rahatsızlığı olabilir. Böyle durumlarda rastgele krem sürmek yerine bir dermatoloğa danışmak en doğrusu olur. Çünkü bazen en büyük hata, yanlış tedaviye yönelmektir.

Yüzde Deri Soyulması Önlemek ve Tedavi Etmek
Şimdiye kadar nedenleri detaylıca konuştuk. Güneş, soğuk, kimyasallar, cilt hastalıkları derken cilt resmen her taraftan darbe yiyor. Ama işin güzel yanı şu: Çoğu durumda yüzde deri soyulmasını önlemek mümkün! Eğer zaten bu dertle uğraşıyorsan, doğru bakımla cildini toparlamak da mümkün.
Öncelikle cilt bariyerini korumak en önemli şey. Çünkü cilt, dışarıdan gelen her türlü etkiye karşı kendini savunan bir kalkan gibi çalışıyor. Eğer sen sürekli yüzünü sert sabunlarla yıkarsan, aşırı peeling yaparsan veya cildi korumasız bırakırsan, bu bariyer çöker. Bu yüzden nazik temizleyiciler kullanmalı ve bolca nemlendirme yapmalısın. Özellikle seramid, hyalüronik asit ve panthenol içeren kremler, cildi toparlamada oldukça etkili olur.
İkinci olarak, güneş koruması şart. “Bugün hava kapalı, güneş kremine gerek yok.” diyenler, en büyük hatayı yapıyor. UV ışınları bulutların arasından da geçer ve cilde zarar verebilir. SPF 30 ve üzeri bir güneş kremi kullanarak cildini koruyabilirsin.
Üçüncü olarak beslenme ve su tüketimi önemli. Cilt içeriden de beslenir. Omega-3, E vitamini ve bol su tüketimi, cildi içten destekler ve soyulmaları önlemeye yardımcı olur. Eğer cildin sürekli kuruyorsa, sadece dışarıdan kremlerle müdahale etmek yetmez, su içmeye de özen göstermelisin.
Son olarak, sorun geçmiyorsa doktora gitmekten çekinme! Bazen her şeyi doğru yapmana rağmen cilt soyulması devam edebilir. Böyle bir durumda dermatoloğa danışarak cilt tipine uygun bir tedavi planı oluşturmak en iyisi olacaktır. Çünkü bazı durumlar basit bir kuruluk değil, derinlemesine bir cilt sorunu olabilir.
Cilt sağlığı sadece dış görünüşle ilgili değil, aynı zamanda genel sağlığımızın da bir yansımasıdır. Unutma, doğru bakım ve önlemlerle pürüzsüz ve sağlıklı bir cilde kavuşmak mümkün! 😉